Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 155. Sayı (Haziran 2021)

54 Su ve Çevre Teknolojileri / Haziran 2021 suvecevre.com MAKALE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EKSENİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA 1. Bölüm KAAN MAHMUT ERDEM İzmir Barosu Avukatı GİRİŞ İ kinci Dünya Savaşı sonrasındaki dönemde kalkınma kav- ramı sadece ekonomik bir gelişme olarak anlaşılmakta idi. Fakat 1970 ve sorası dönemde kalkınma kavramının yanına birde çevre kavramı eklenmiştir. Kalkınmayı çevre ile olan ilişkisi ile bir bütün olarak ele alan yeni anlayış ile sadece ekonomik gelişme hedefi değil aynı zamanda ekonomik büyüme ile çevre felaketlerinin engellenmesi ve doğanın tahribatının durdurulması amaçlanmıştır. Bu anlayışla birlikte, çevre hakkı kavramı hukuk sistemlerinde yerleşmiş ve herke- sin sağlıklı bir çevrede yaşamaya hakkı olduğu anayasalarca koruma altına alınmıştır. Sürdürülebilir olma kavramı ise, farklı katmanlarda inceleme alanı bulabilir, bunlarda birisi de iklim alanında sürdürülebilir olma kavramıdır. Bu kavramın tahlili ise; sera gazları emisyonlarının doğanın tahribatını minimuma indi- recek seviyede tutulması olarak verilebilir. Sürdürülebilir kalkınma modeli öncelikle sera gazı emisyonlarının arması ve buna bağlı olarak doğa felaketlerinin yaşanması ve bir yaşam formunun neslinin tükenmesi ile birlikte gündeme gelmiştir. Birleşmiş Milletler çatısı altında oluşturulan 1983 tarihli Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu'nun "Ortak Gele- ceğimiz" Raporu (Brundtland Raporu) sürdürülebilir kalkın- manın tanımını vermiştir. Raporda geçen tanım şu şekilde çevrilebilir: "Bugünün gereksinimlerini, gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma." Raporun ilk bölümünde; genel kaygılara yer verilmiş olup (common concerns) alt başlıklar da tehditler ve sürdürüle- bilir kalkınma modeli tartışılmıştır. "Ortak geleceğimiz" (Our Common Future) raporunda ana tema ekonomik büyümenin çevresel felaketlere neden olmadan sağlanmasının yollarının araştırılmasıdır. Bugünün dünyasında "sürdürülebilir kal- kınma" (Sustainable Development) hedefi ülkelerin yönetim stratejisinin merkezinde yer almalıdır. Uluslararası camiada sürdürülebilir kalkınma modelinin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ana gaye olarak kabul edilmesi için etkin bir oynamalıdır. Zira sera gazı emisyonunun birim karbondioksit miktarına çevrilerek hesaplanması sayesinde beşeri faali- yetlerin etkisi kanıtlanmıştır. Bu inovasyon da her ülkenin bir karbon ayak izi olduğunu bilimsel olarak kanıtlamıştır. Kyoto Protokolü il benimsenen kota sistemine göre her ülke belli kotalarda sera etkisine sebebiyet verebilir. Bu kota- nın etkin olarak uygulanması için hukuki bağlayıcılı Kyoto Protokol’üne öngörülmemiş olsa bile, uluslararası camiada Protokole uymayan ülkelere mal ithalat ve ihracatta ambargo uygulamaları, dış politikada yalnızlaştırma gibi caydırıcı bazı yaptırımlar söz konusu olabilmektedir. Zira tüm insanlık gelecek nesiller, onlarında huzurla yaşayabileceği bir çevreyi sunmakla mükelleftir. 1.1. Sürdürülebilir Kalkınma Modeli Sürdürülebilir kalkınma yaşanan çevre sorunları sonrası dünyanın geleceğinin tehlike de olduğunun anlaşılması üze- rine yaratılan yeni bir kalkınma modelidir. Bu modelin Eko- nomik kalkınma modelinden temel farkı, çevresel sorunlara neden olmadan ve yenilenebilir enerji yöntemlerinin kulla- nılması ile kalkınmanın yaşanmasını temel almış olmasıdır. Bu noktada iki farklı kavramın açıklanmasında fayda vardır. Bunlar sürdürülebilirlik ve kalkınma kavramlarıdır. Sürdürülebilirlik kavramı çok katmanlı bir kavramdır. Bu katmanlar bir toplumun yaşamının devamını sağlayacak olan her biri farklı bir işleve sahip birimlerin parçalarıdır. Bu parçalar temel olarak; stratejik devlet politikasının belirlen- mesi, ekonomi bilimi, mimarlık, çevre bilimi, enerji kaynak-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=