Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 128. Sayı (Mart 2019)

PORTRE & RÖPORTAJ olmamın rahatlığıyla sosyal faaliyet- lere daha çok ağırlık vermeye başla- mıştım. Türk arkadaşlarla da sık görü- şüyordum. Hannover Türk Talebe Cemiyeti’nin Başkan Yardımcısı olmuştum. Ardından da Başkan ola- rak seçilmiştim. Daha sonra kaldığım yurtta, sosyal hayatla ilgili sorunlarla ilgilenen, öğrencilerin yaşamış olduk- ları zorlukları çözen ve yurda ‘yön ve kültürel hava veren’ kişi olarak tanım- lanan ‘Tudor’ olarak seçilmiştim. Bu uygulama Alman hükümetinin des- teğiyle bütün yurtlarda vardı. Yurt sakinlerinin üçte ikisinin oyuyla Tudor seçilen kişi, 200 Mark maaş ve yurtta ücretsiz konaklama hakkına sahipti. Ayrıca sosyal faaliyetlerin hayata geçirilmesi için harcanacak bütçeden de sorumluydu. Mezuniyetime kadar yürüttüğüm bu görevde birçok sosyal aktivite düzenlemiştim...” OTOSTOPLA İNGILTERE... 1960 yazında İngilizcemi ilerlet- mek için İngiltere’ye gitmiştim. O dönem Londra ucuz bir şehirdi; yaşlı bir kadının pansiyon olarak işlettiği, haftalık üç buçuk pound ücret kar- şılığında bir odada konaklamıştım. Günümüzde hala faaliyette olan bu yer için bugünlerde istenen fiyatsa 500 pound. Londra’da Pittman School isimli bir lisan okullunda yaklaşık bir buçuk ay İngilizce eğitim almıştım. Burada iken Oxford, Cambridge, Stratfor-upon- Avon, Brighton şehir- lerini ziyaret ettim. Lisan okulumu tamamladıktan sonra İngiltere ve İrlanda’nın birçok noktasına otos- topla gitmiş ve bir ay içinde ülkenin Mancester, Liverpol, Chester, Dub- lin, Belfast, Glaskow ve Edinburg gibi büyük şehirlerini görme imkanını elde etmiştim. Almanya’daki üç yakın tahsil arkadaşımla 1961 yılı yazında bir minibüs satın alarak iki buçuk ay süren Danimarka, Norveç, İsveç ve Finlandiya seyahatine çıkmıştık. Keyifli bir geziydi. MEZUNIYET “Hannover’e geri döndüğümde okulumu artık bitirmem gerektiğinin farkındaydım. Almanya’da sınavlara girebilmek için bütün ödevlerin biti- rilmiş olması gerekiyordu. Namzet Mühendislik ile mezuniyet arasında 32 büyük proje bulunuyordu. Örne- ğin benim dahil olduğum yol projesi, tüm gün çalışarak iki ay süresince devam etmişti. Almanya’da eğitim, farklılıklar içeriyordu. Öğrencilerin mezun olmasından önce bir dip- loma tezi yapmaları isteniyordu. Benim diploma tezimi yazışım ise bir tesadüf sonrası gerçekleşmişti. Öğrenci federasyonunda gördüğüm bir ilanda, ‘Paris’e gidiyorum. İste- yenler yakıt masrafına ortak olarak benimle gelebilir’ yazıyordu. Bu ilana başvurmuştum ve yolculuğa iki kişi olarak çıkmıştık. İlanı veren kişinin asistan olduğunu ise yolculuk sıra- sında öğrenmiştim ve bana diploma bitirme tezini kendileriyle birlikte yap- mayı teklif etmişti. Paris dönüşü de beni birlikte çalıştıkları Hunken isimli profesör ile tanıştırmıştı. Kendisiyle yaptığımız sohbetler sonrasında, beni iyi bir akademisyen olan Dr. Führbö- ter’e yönlendirmişti. Bu süreç son- rasında diploma tezim için birlikte çalışmaya başladık. Tez konusunu Hamburg’un, dalgalara karşı sular altında kalmaması için inşa edilecek bentlerin yüksekliğinin belirlenmesi ve mevcut bentlerin yüksekliğinin ne olması gerektiği oluşturuyordu. Yap- mış olduğumuz çalışma sonrasında pekiyi dereceyle tez çalışmamı sonuç- landırmış ve mezun olmuştum...” 1965’TE DOKTORA EĞITIMIME BAŞLADIM “Mezun olduğum günlerde, küçük kardeşim mimarlık eğitimi almak için Almanya’ya gelmişti. Kardeşime destek olmak amacıyla, mezuniyetin ardından yurda dönmemiz istenme- sine rağmen Türkiye’ye hemen dön- mek istemiyordum. Bu nedenle de doktora başvurusunda bulunmuş ve bir taraftan da iş hayatına atılmıştım. İlk doktora tezimin konusu, ‘Almanya, Tunus ve Türkiye’de İnşaatlarda İşçilerin ve Makinelerin Maliyetteki Rolü’ydü. Bunun için Türkiye’ye gele- rek İmar ve İskan Bakanlığı’nda bilgi edinmeye çalıştım. Fakat incelemek istediğim konularda bir çalışma yoktu. Durumumu bana bitirme tezi yaptı- ran ve o dönemde Rektör olan Prof. Dr. Hensen ile görüşmüştüm. Hocam istersem yanında doktoramı yapabile- ceğimi fakat kendisinin limanlar üze- rine odaklandığını ve o dönem Tür- kiye’nin liman konusunda gelişmiş bir ülke olmadığını, bu nedenle çalışma alanlarının pek geniş olmadığını belirtmişti. Beni İstanbul’da belediye bünyesinde Mecralar Dairesini kuran ve İstanbul’un kanalizasyon master planını yapan Profesör Kehr’e yön- lendirmişti. Bu sayede hem Türkiye ile yakın ilişki de olacağımı, hem de benim için daha uygun olan kanali- zasyon ve su getirme gibi bir alanda çalışabileceğimi belirtmişti. Bu süreç sonrası gerekli işlemleri sonuçlandır- mış ve 1965 yılında doktoraya Kentsel Altyapı Enstitüsü’nde başlamıştım...” 1960 yazında Londra’da lisan eğitiminden sonra otostopla çıkılan İngiltere - İrlanda - İskoçya gezisi. 56 suvecevre.com SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 03 / 2019

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=