Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 132. Sayı (Temmuz 2019)

30 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 07 / 2019 suvecevre.com GÜNCEL tadır. Kişi başına günde en az atık oluşturan iller ise Kahramanmaraş, Trabzon, Mardin, Erzurum, Kayseri En Olumlu Gelişmeler 29 Kasım 2018 tarihinde Çevre Kanunu Değişikliği TBMM’de onay- lanmıştır. Kanun ile birlikte çevre mühendisleri çevre danışmanlık faa- liyetini herhangi bir belge, ücret, sınav ve eğitim kısıtlaması olmadan yapma hakkını elde etmiştir. Ayrıca, atık yönetiminde birçok ülkede uygulanan “sıfır atık” yöntemi yeni bir yaklaşım olarak yerini almış, plastik poşete sınır- lama getirilmiş, ulaşımdan kaynaklı hava kirliliğine dair yeni yaptırımlar getirilmiş, yeni yatırımlara çevresel maliyete yönelik teminat uygulaması getirilmiştir. Ambalaj atıklarının yöne- timine dair yeni bir finansal yöntem planlanmıştır. Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP) olarak ifade edilen yak- laşımda toplanacak paraların bu alana aktarılması, atık yönetiminde çalışma yapan belediyelere ve firmalara her- hangi bir siyasi ayrım yapmadan yön- lendirilmesi gerekmektedir. Kentsel Atıksu Artıma Tesislerinin %50’ye yakınının verimli işletileme- diği bilinmektedir. Bu tesislerin verimli işletilebilmesi adına Atıksu Arıtma Tesislerinde Çalışacak Teknik Perso- nele Dair Tebliğ 23.05.2019 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu tebliğ ile birlikte bütün atıksu arıtma tesislerinde çevre mühendislerinin tesis sorumlusu olarak bulundurul- ması zorunluluğu getirilmiştir. Atıksu arıtma tesislerimizin daha verimli çalışması ile birlikte dere, deniz, göl ve yeraltı sularımız daha iyi koruna- bilecek, kirlenmesi önlenebilecek, sof- ramıza gelen besinlerin daha sağlıklı olması sağlanabilecek ve içmesuyu kaynaklarımız korunarak daha ucuz içmesuyu temin edilebilecektir. İzmir Gaziemir’de 2007 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu tara- fından tespit edilen ve 2012 yılında basına yansıması ile gündem olan radyoaktif ve tehlikeli atıklar hala bölgeden kaldırılmadı ve rehabili- tasyon gerçekleştirilmedi. Miktarının 100 bin ton olduğu raporlarda belir- tilen radyoaktif atıkların üzerine ne yazık ki 2015 yılında bilim dışı bir uygulama ile toprak döküldü. 2017 yılında atıkların kaldırılması ve reha- bilitasyon için alınan ÇED olumlu kararına rağmen hala herhangi bir çalışma yapılmamaktadır. Bölgede yaşayan insanlar, çocuklar risk altın- dadır. Toprağımız, yeraltı sularımız kirlenmeye devam etmektedir. 21. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanırken, sıfır atık kavramı ülkemizde gün- dem olmuşken, 12 yıldır İzmir gibi bir büyük kentin, turizm bölgesinin tam ortasındaki radyoaktif atıkların yönetilememesi, bertaraf edilmemesi olumsuzlukların en başında gelmekte- dir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eğer görevini yapmıyorsa, İzmir Büyükşe- hir Belediyesi’nin yeni Başkanı Tunç Soyer’i sorumluluğu üstlenmeye ve çözüm üretmeye davet ediyoruz. bakanlığımıza da belediyemize de her türlü desteği vermeye hazır oldu- ğumuzu da ayrıca belirtmek isteriz. İthal Atık Sorunu: AB’nin, ABD’nin Çöplüğü Olma Yolunda İlerliyoruz! Çin’in aldığı önlemler nedeniyle AB, ABD, İngiltere gibi bölgelerden ülkemize gönderilen atıkların mik- tarı hızla artmaktadır. 2016 yılında 159.569 ton olan ithal plastik atık mik- tarı 2017 yılında 261.863 ton ve 2018 yılında ise 439.909 tona ulaşmıştır. 2017 yılında bu ithalattan kaynaklı cari açık 52 milyon avroyu geçmiştir. AB’den ülkemize gönderilen atık- ların oranı 2004’de %20’yi bulurken bugün %35’lere ulaşmıştır. Kuşkusuz gelen bu atıkların tamamı geri dönü- şüme uğratılamamakta, %50’ye yak- laşan oranlarda çöp niteliğinde olduğu ön görülmektedir. Özetle ülkemiz diğer ülkelerin çöplüğü haline gelme riski taşımaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ve Ticaret Bakanlığı’na yazdığımız yazılara verilen cevaplarda ise denetimin neredeyse yapılmadığı, denetime dair sorduğumuz soruyu Bakanlıkların birbirine yönlendirme- sinde de görülebilmektedir. Kontrolü yetersiz olan bu sürecin sonunda vahşi depolama alanlarının artması, mevcut depolama tesisleri- mizin kapasitesinin erken dolması, havamızın, toprağımızın, suyumuzun daha fazla kirlenmesi aynı zamanda da kendi atıklarımızı yönetememe riski oluşmaktadır. Bakanlıkların acil bu konuda bir kısıtlama, koşul geti- rerek denetimleri arttırması gerek- mekte, sosyal medya üzerinden bile pazarlanmaya başlanan bu ithal atık sorununun üzerine vakit kaybetmeden gidilmelidir. Konya’da Topraklarımız Yok Oluyor! İklim değişikliği sorunu ile birlikte ülkemizde kuraklık artmakta, 2030 yılında İç Anadolu bölgemizde kurak- lığın geri dönülemez hale gelme riski bulunmaktadır. Bu risk birçok ulu- sal ve uluslararası bilimsel çalışmada belirtilmekte, bakanlıkların raporla- rında da yer almaktadır. Ancak buna rağmen, kuraklığı yaşayan, yeraltı suyu rezervleri yetersiz olan Konya Karapınar Bölgesi’nde 2000 yılından itibaren sulu tarıma geçilmiş, haliha- zırda yüz bini aşkın kaçak, kontrol- süz yeraltı suyu kuyusu olduğu bilinen bölgede bir de su tüketimi fazla olan büyük baş hayvancılık, yonca, mısır gibi üretim yöntemleri teşvik edilmiş- tir. Gelinen noktada yeraltı suyunun çekilmesi ile birlikte bölgede obruk- lar oluşmaya başlamıştır. Obrukların 2000’li yıllardan sonra arttığı görül- mektedir. l

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=