Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 133. Sayı (Ağustos 2019)
16 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 08 / 2019 suvecevre.com MARMARA DENİZİ’NDEKİ KİRLİLİK GİDEREK ARTIYOR O rta Avrupa’nın sanayi atık- larının Tuna Nehri yolu ile Karadeniz’e aktığına dik- kat çeken Altınbaş Üniversitesi Gast- ronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Taşpınar, Marmara Deni- zi’ndeki kirliliğin sebeplerinden bir tanesinin bu olduğunu belirtti. Sudaki kirliliğin ağırlıklı olarak endüstriyel kaynaklı olmasının su canlıları üze- rinde ağır metal birikimine sebep olduğunu vurgulayan Taşpınar, su canlılarının yapısına geçen kimyasal ve biyolojik atıkların eser miktarda olsa da zaman içinde nörolojik bozuk- luklara, kansere ve felç gibi ciddi rahatsızlıklara neden olabildiğini belirtti. Gökhan Taşpınar şu uyarı- ları yaptı: “Vücudumuz aldığı ağır metali doğal yollarla geri atamıyor. Bu ağır metaller vücudumuzda biri- kiyor. Besin değeri olarak önemli bir yere sahip olan ve çocukların gelişimi için elzem yapıda olan su ürünlerinin böyle bir tehdit altında bulunması insanlar üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak kötü etkilere neden olabiliyor. Dip balıkları, diğer balıklara oranla daha fazla kirliğe maruz kalan balıklardır. Karadeniz ve Marmara gibi risk altındaki sular- besleyici madde ile beslenen balıkların azalması kirliliğe sebep vermektedir” diye konuştu. Gökhan Taşpınar’ın verdiği bilgiye göre sadece avcılık ile değil lesepsiyen türlerin değişen iklim koşulları ve Süveyş üzerinden deniz- lerimize göç ederek burada yaşayan balık popülasyonlarının dengelerini bozması da balıkların azalmasına sebep oluyor. “Balast suları ile bir- çok ekolojik tür ve mikroorganizma farklı sulara taşınıyor” diyen Gökhan Taşpınar, bu olgunun mevcut ortam için tehlikeli olan türlerin sularımıza taşınmasına yol açtığını ifade etti. Gemilerin balast sularının denizleri ciddi tehdit altında bıraktığını belir- ten Gökhan Taşpınar, “Bırakılan su, o alanda bulunan ekolojik yaşamlar için bir kumar niteliğindedir. Su kir- liliği sadece balast suyu değişiminin durdurulması ile çözülecek bir durum değildir” uyarısında bulundu. Marmara Denizi’nde çözünmüş oksijen eksikliği nedeniyle hidrojen sülfür gazı oluşumunun arttığını ve bunun sonucunda ışık geçirgenliğinin son 25 yılda 15 metreden 2 metreye düştüğü belirten Gökhan Taşpınar, şunları söyledi: “Hidrojen sülfür gazı- nın olduğu yerde oksijen bulunmaz. Yoğunluğu oksijenden fazla olduğu için hidrojen sülfür alt tabakada olur. Bu gazın bulunduğu su derinlikle- rinde birkaç bakteri türü haricinde canlıların yaşaması mümkün değildir. Işık geçirgenliği suyun bulanıklığını yani sudaki biriken madde miktarını gösterir. Deniz canlıları için sulardaki aşırı madde birikmesi suyun kalitesini düşürür, sudaki kirliliği duyusal ola- rak incelediğimizde iki şey gözümüze çarpar sudaki bulanıklık ve kötü koku. Eğer denizlerimizdeki kirliliğin önüne geçmezsek sadece su canlılarını değil çevresindeki tüm yaşamı olumsuz etkileyecek.” l dan çok fazla dip balığı tüketilmemesi ve özellikle çocuklara yedirilmemesi gerekmektedir. Kabuklu deniz ürün- leri suyu filtre ettiği için riskli bölge- lerden çıkartılan kabuklu su ürünleri de olabildiğince az tüketilmelidir.” Altınbaş Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Taşpınar, Marmara’daki kirliliğin ikinci sebebinin ise aşırı avlanma olduğunu vurgulayarak, “Aşırı avcı- lık yapan teknelerin atıkları ve sudaki Altınbaş Üniversitesi Gastronomi Bölümü Öğretim Görevlisi Gökhan Taşpınar
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=