Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 133. Sayı (Ağustos 2019)

38 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 08 / 2019 suvecevre.com yüksek puanlı bölümü olan ‘Yüksek Kimya’yı da bünyesinde bulunduran Kimya Fakültesi’ni kazanamazsam ne yaparım diye kara kara düşündüğümü hatırlıyorum. Diğer taraftan sınavlara da çok iyi şekilde hazırlanıyordum. Derslerin yanında matematik der- gilerindeki en zor problemlere de kafa yoruyordum. Eskişehir Atatürk Lisesi’ndeki zamanlarımızda, Öklid geometrisi yanında Lobachevsky geo- metrisi gibi başka geometriler oldu- ğundan bile haberimiz vardı. Yeni çıkmaya başlayan ‘Bilim ve Teknik’ dergisini her ay mutlaka okuyorduk. Ezberle işim yoktu. Kafa yorup araş- tırıyor ve sorguluyordum. Sonunda, daha ortaokul üçüncü sınıfta ilk defa tanıyıp, hedef olarak belirlediğim kimyanın ülkedeki en iyi fakülte- sini ve bölümünü kazanmıştım. Sıkı emek harcayarak hedefe ulaşıldığını da o zamanlarda öğrenmiş oldum. Zaman içinde hedef için çılgınca çalışmak benim için günlük bir spora dönüştü...” 1976’da evlendim “Üniversite eğitimi için İstanbul’a geldiğimde sevgilimin ailesiyle de tanışmıştım. Haftada bir gün ziya- retlerine gidiyordum. Okulu bitirir bitirmez nişanlanıp, 1976 yılında da evlendik. Bir an önce mezun olup evlenmeyi amaçladığım için işlerde çalışma alışkanlığım üniversite yılla- rında da devam etti. Yüksek puanlı bölümde ekonomik durumu oldukça iyi ve çok yetenekli arkadaşlarım vardı. Okul bitince hemen iş bulabil- mek için farklı olmak zorundaydım. Gündüz okula gidiyor, gece vardiya- larında çalışıyordum ve sadece 5 saat uyumak için vaktim kalıyordu. Yor- gunluk yerine kendimi daha da güçlü hissediyordum. Bu duygu ve sevdiğim işleri aşkla yapma, beni mutlu eden bir yaşama biçimine dönüştü. Sonraları oluşturmuş olduğumuz kurumlarda, öğrencilik dönemlerinde yaz tatillerini çalışarak geçirmeyen kişileri tercih etmemeyi bir prensip edindik...” Manajans’ta metin yazarlığı yaptım “Öğrencilik dönemimde çalıştığım yerlerden birisi de Komili firmasıydı. Vardiyalı olarak üç ay mesai harcadı- ğım firmada kalite kontrol laboratu- varında rutin bir iş sürecine dahildim; bana pek hitap etmemesi nedeniyle çok da vakit kaybetmeden ayrılmış- tım. Prensiplerimden birisi de sev- mediğim işte çalışmamak oldu. Beni mutlu etmeyen, keyif vermeyen her işten hemen istifa ettim. 1975’in Ağus- tos ayında ise gördüğüm bir ilan çok dikkatimi çekmiş ve hemen başvuruda bulunmuştum. İlanı veren, o dönem Türkiye’nin en büyük reklam ajansı Manajans’tı. Üç aylık iş görüşme süre- cinin ardından çok sayıda insanın ara- sından sıyrılmayı başarmış ve Metin Yazarı olarak işe kabul edilmiştim. Türkiye’nin en önemli sanatçıları- nın, grafikerlerinin ve yazarlarının bulunduğu bir ortamda dört metin yazarından biri olmuştum. Yaratıcı özelliklerimi öne çıkarabildiğim gibi, maaşım da oldukça tatminkardı. Fakat yeni nişanlanmıştım ve sevgi- limin ailesi reklamcılığa pek de sıcak bakmıyordu. Kimya da başka bir tutkumdu. Pek istemesem de Mana- jans’tan istifa edip, İstanbul Üniver- sitesi Kimya Fakültesi’nde, neredeyse üçte bir maaşa asistan olarak çalış- maya başladım. Manajans’ta kısa sürede öğrendiklerim, özellikle yazıp çizmelerimdeki ‘dil işçiliği’ açısından çok işime yarayacaktı...” Münih Teknik Üniversitesi’nde doktora... “Üniversitede doktora çalışma- larıma devam ederken, dil bilme- menin eksikliğini hissediyordum. O dönemde tesadüfen Almanya’dan bir burs kazanmıştım ve hemen bu fırsatı değerlendirip, doktoramı da yarıda bırakıp, üniversiteden izinli olarak Münih Teknik Üniversitesi’ne bağlı Ekolojik Kimya Enstitüsü’nde ‘Eko- lojik Kimya’ alanında doktora yap- mak üzere Almanya’ya gittim. Baş- langıçta, içinde doktora yapacağım alan pek de umurumda değildi. Esas amacım yabancı bir dili iyi bir şekilde öğrenmekti. Ama çok şükür ki gittiğim enstitünün çalışma alanı tamamen ‘çevre’ idi. Almanya’da kaldığım beş yıl boyunca birçok çevre projesinde yer aldım. İçinde bulunduğum grup uluslararası bir yapıya sahipti ve çevre konularıyla ilgili önemli çalışmalar yürütüyordu. Hayatımı değiştiren önemli dönüm noktalarından biri de bu oldu…” Almanya’da ekonomik açıdan çok zor bir durumda kaldık “Almanya’ya gitmeden önce eşim ve büyük kızımın da benim ardımdan kısa sürede Almanya’ya gelebilecekle- rini düşünüyordum; fakat bu düşün- düğüm kadar kolay olmadı. Alman- ya’ya vize başlatılması nedeniyle ilk altı ay Almanya’da yalnız yaşamak zorunda kaldım. Bin bir zorlukla onların da gelmesinin ardından daha düzenli bir hayata geçebildim. Fakat bu sefer de başka sorunlar yaşamaya başlamıştık. Bir buçuk senenin ardın- dan doktora tezimin değişmiş olması gerekçe gösterilerek, üniversitede asis- tan olmama rağmen askerlik görevim tecil edilmemiş ve 4 ay kısa dönem askerlik hizmeti için Türkiye’ye dön- mek zorunda kalmıştım. Bu durum hayatımı olumsuz anlamda çok etki- lemişti. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) yeni kurulmuştu ve sadece bir yıl maaşlı izin verilmesi gibi bir uygula- maya gidilmişti ve benim Türkiye’den aldığım maaş kesilmişti. Askerlik için Türkiye’ye dönmüş olmam nedeniyle Almanya’dan aldığım burs da dört ay

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=