Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 133. Sayı (Ağustos 2019)

48 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 08 / 2019 suvecevre.com mede gerçekleştirilen madde akış ana- lizleri, zararlı maddelerin belirlenerek devre dışı bırakılması, proseslerin ve ürünlerin bu şekilde sürekli iyileşti- rilmesi Bilig Döngüsel Hizmetler’in temel faaliyet alanını oluşturuyor. Bilig Döngüsel Hizmetler bunlara ek olarak endüstrinin döngüsel uygula- malara daha hızlı adaptasyonu için eğitim ve yayın çalışmaları da ger- çekleştiriyor...” “Şirketimizde şu an 20 kişilik bir kadro bulunuyor. Özellikle büyümek istemiyoruz. Çünkü Türkiye gibi ülke- lerde büyümek son derece riskli. Biz, dayanışma ve başka yapılarla işbir- liği yaparak bu ihtiyacı gideriyoruz; çünkü Orta Avrupa’daki bütün iş yapma biçimi bu şekilde bir sinerjik çalışmayı kapsıyor. Ülkemizde eksik olduğunu düşündüğümüz bu çalışma şekliyle ilgili somut örnek uygulamalar oluşturmaya da çalışıyoruz...” Zor bir insanım “Zor bir insanım... Bana alışabil- menin de hiç kolay olmadığının far- kındayım. Ancak bu sadece benimle ilgili bir durum değil. Yedi yaşımdan beri çalışıyorum ve zorlu yaşam koşul- larından geçtim. İyi bir insan olmaya gayret ediyorum. Prensipleri olan sert bir insan olduğum söylenebilir. Bu durumu aşmak için meditasyon ve namaz kılmak dahil elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bir konu hak- kında saatlerce tartışabiliriz, herkes fikrini özgürce söyleyebilir; ancak ortak alınan bir kararın ardından insanların şahsi hareket etmesi beni sinirlendirir. Alınan karar, isteyenlerle her zaman yeniden tartışılabilir ama bu olmadığında herkes görevini eksik- siz yapmak zorunda...” En büyük hobim edebiyat “Manajans’ta metin yazarlığı yapmış bir insan olarak sanatçı bir yanımın olduğunu da söyleyebilirim. Gençliğimde yazdığım metinler her- kes tarafından beğenilirdi. Hatta iyi bir yazar olmam bile bekleniyordu. Kompozisyon derslerinde hep 10 alır- dım. Edebiyat konusundaki başarımı özel hayatıma da yansıtım. Eşim 16 yaşındayken 16 şiirden oluşan bir def- ter, 17 yaşındayken 17 şiirden oluşan bir defter, 18 yaşındayken 18 şiirden oluşan defterler hazırlayıp kendisine verirdim. Tutku ve edebiyatın bana verdiği derinlikle bu şiirleri kaleme alabiliyordum. Şu an üzerinde çalış- mış olduğum iki de roman bulunuyor. Bir romanda veya metinde konudan ziyade anlatım biçiminin önemli oldu- ğunu düşünüyorum...” Gazetecilik eğitimi de aldım “Almanya’nın tiyatro ve opera gibi sanatsal etkinlikler konusunda köklü bir geçmişi buluyor. Almanya’da bulunduğum dönemde bu gibi sanat- sal aktivitelere gitmek için oldukça yüksek ücretler ödenmesi gereki- yordu. Bu durumu aşmak ve lisans öğrenci kimliği almak için Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde Gaze- tecilik Bölümü’ne de kayıt yaptırmış- tım. Haftada bir gün derse girerek 5 dönem Gazetecilik eğitimi aldım ve böylece birçok etkinliğe katılma fırsatım olmuştu...” Resmi eğitimden sonra bazı yetenekler yitiriliyor “Ülkemizdeki eğitimde özellikle mesleki okullar çok önemli. Herkesin üniversiteye gitmesinin gerekli oldu- ğunu düşünmüyorum. Ülkemizde mesleki eğitim veren okulların kalite- sinin iyileştirilmesi için öncelikle eği- tim veren öğretmenlerin donanımlı bir hale getirilmesi gerekiyor. Eskiden bir üniversite derecesine sahip olmak, yüksek bir entelektüel kapasiteye sahip olmanın ve işe alınma yeterlili- ğinin kanıtıydı. Artık bu doğru değil. Elbette üniversite mezunu olmak, olmamaktan daha iyi ama bu yalnızca bir başlangıç noktası. İnsanın sezgisel düşünebilmesi, yaratıcı ve yenilikçi olabilmesi, iyi iletişim kurabilmesi, takım ruhuyla çalışabilmesi, esnek olması, uyumlu ve özgüvene sahip olabilmesi de çok önemli. Ne yazık ki resmi eğitimden geç- tikten sonra bu yeteneklerin çoğu yitirilmiş oluyor. Üniversitede eği- timin amacı bir öğrenciye konuyla ilgili pek çok şey öğretmek olmamalı. Aslında bu mümkün de değil. Zaten öğrenci bunları kısa bir süre sonra unutacak. Unutmasa bile yeni bilgi- ler eski bilgileri geçersiz kılacak. Bu sebeple konuyla ilgili temel ve asgari düzeyde yeterli bilgi öğretilmesi gerekli. Öğrencinin kafası, bilgi dol- durulacak bir sepet değil; tam aksine güçlendirilmesi gereken bir kas olarak düşünülmeli...” Çocuklar kendi ayaklarının üzerinde durabilmeli “Ülkemizde insanların kendilerini çocuklarına adayıp, istedikleri hayatı yaşamamalarını ve mutsuz olmalarını hiç anlayamadım. Ben çocuklarımın kendi ayakları üzerine durabilmeleri adına çok küçük yaşlarından beri bu yönde eğitmeye çalıştım. Ben her an yok olabilirim, bu nedenle çocukların kendi hayatlarını şekillendirecek bir yapıda olmaları gerekiyor. Ülkemizde özgür düşünebilen, inisiyatif kullanan ve mücadele eden insanlara ihtiyaç var; birilerine sürekli bağlı insanlara değil. Bu yönde eksiklerimizin olma- sından dolayı Ar-Ge konusunda bu kadar desteklerin bulunmasına rağ- men istenilen seviyeye ulaşabilmiş değiliz. Yaratıcılık çok önemli bir kavram. Ne yazık ki ülkemizdeki orta öğrenim sırasında gençlerin yaratıcı- lığı iğdiş ediliyor. Yaratıcılık bütünüyle entelektüel bir süreç değil; duygularla, sezgiyle zenginleştirilmiş bir süreç. Algıladıklarımızı ifade etmek için duy- PORTRE & RÖPORTAJ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=