Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 134. Sayı (Eylül 2019)

suvecevre.com 35 09 / 2019 • SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ PORTRE & RÖPORTAJ kullanacak kadar bile param olma- dığından ilk hafta okulun bulunduğu Taşkışla’ya yürüyerek gidip gelmiştim. Benim için sürdürülebilir bir durum değildi; o dönemde ağabeyimin de yönlendirmesi ve yoğun ısrarı sonucu İstanbul Üniversitesi Yüksek Kimya Mühendisliği Bölümü’ne başvurmuş ve kabul edilmiştim. İstanbul Üni- versitesi Kimya Fakültesi o yıllarda Türkiye’nin en iyi eğitim veren fakül- telerinden biriydi ve tıp fakültelerin- den bile daha yüksek puanla öğrenci alıyordu. Normal bir öğrencilik hayatı yaşadığım o yıllarda ekonomik duru- mum sıkıntılı olduğundan bir an önce okulu bitirip hayata atılmayı planlı- yordum. Dolayısıyla bu hedefime de beş yılın ardından kayıpsız bir şekilde kavuşmuştum...” Niğde, Kara Harp Okulu ve Hollanda... “Mezun olduktan sonra, genel müdürün tavsiyesi ile Niğde’deki çimento fabrikasında işletme mühen- disi olarak işe başladım. Niğde’de geçirdiğim on ayın ardından Anka- ra’daki Kara Harp Okulu’nda yedek subay olarak askerlik hizmetimi tamamladım. Bu dönemde, akade- misyen olma yönünde bir istek de duyuyordum. Askerliğimin bitiminin ardından 1979 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne bağlı Sakarya Mühen- dislik Fakültesi’nde asistan olarak göreve başladım. Sakarya’daki göre- vim devam ederken aynı zamanda İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde Hava Kirliliği üzerine doktora da yapı- yordum. Bu süre zarfında, yeni kuru- lan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından yayınlanan bir yönetme- likle, kişilerin bulunmuş oldukları üniversitede üç yıl süresince yardımcı doçentlik yapamayacağı yönünde bir düzenleme getirilmişti. Bunun üze- rine ben de 1983 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yardımcı doçent ola- rak göreve başlamıştım. Üniversitede çevre laboratuvarının sorumluluğu benim üzerimdeydi. Laboratuvar, özel sektör kuruluşları, kamu kurumları ve öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap vere- cek özelliklere sahipti. Yurt dışında da geliştirdiğimiz işbirlikleri nedeniyle çok kirli suların arıtılmasını içeren bir program kapsamında üç ay Hollan- da’da bulunmuştum. Bu çalışma süre- since uluslararası normlarda üç adet de makale kaleme almıştım...” Amacımız Çevre Mühendisliği Bölümü kurmaktı “Yıldız Teknik Üniversitesi’ne baş- ladığım yıl, okul bünyesinde Çevre Mühendisliği Bölümü bulunmuyordu. Bu nedenle bölümün açılmasına katkı sağlaması için İnşaat Fakültesinde ‘Çevre Kirliliği’ isminde bir ders veri- yordum. Amacımız üniversite bünye- sinde bir Çevre Mühendisliği Bölümü oluşturmaktı. Yapmış olduğumuz iki yıllık çalışma sonrası, 1985 yılında Çevre Mühendisliği Bölümü açılmıştı. Buradaki çalışmalarım sonucu 1989 yılında doçent, 1995 yılında da pro- fesör unvanı almıştım...” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bilgilendirmiştik “1993 yılında yerel seçimler önce- sinde Prof. Dr. Nevzat Kor hoca- mız tarafından bir davet almıştım... Benim dışımda birkaç akademisye- nin de davet edildiği toplantı, par- tilerin adaylarının belli olduğu gün düzenlenmiş ve toplantıya İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan da katılmıştı. Toplantıya katılan tüm akademisyen- ler olarak aday olan Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul’un çevre sorunla- rına ilişkin detaylı bir şekilde bilgilen- dirmiştik. Seçimlerin ardından Recep Tayyip Erdoğan belediye başkanı ola- rak göreve geldiğinde, hava kirliliği üzerine doktora yapmış olmamdan ötürü İstanbul’daki hava kirliliği konu- suyla benim ilgilenmemi istemişti. O dönemde, bir eğitimci olduğumdan ve bürokrasiyle ilgili bilgimin yeter- sizliğinden göreve başladığımda bu konularda bilgi sahibi uzmanlarla çalışmayı tercih etmiştim. Kamudaki tüm yöneticilere de bu şekilde çalış- malarını öneririm. Çünkü halktan alı- nan vergi, harç, kira, bağış ve benzeri gelirler, kamu kurum ve kuruluşları için bir emanetti. Emanetin şeffaf, sor- gulanabilir, hesap verilebilir ve ada- letli şekilde harcanması benim için esastı. Ayrıca, doğru iş yapmak için istişare çok dikkat edilmesi gereken bir konu...” İBB Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığına getirildim “Göreve başladıktan kısa bir süre sonra, İstanbul’da bir ‘Kömür Hali’ kurulması istendiğini öğrenmiştim. Bu durumun şehirdeki hava kirlili- ğini daha da artırma potansiyeline sahip olduğunu bildiğimden, karşı çıkmış ve görevden ayrılmak iste- miştim. Bu samimi tepkim, Belediye Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ciddiye alınmış ve Çevre Daire Başkanı olmam teklifiyle başka bir boyuta taşınmıştı. 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanı olarak göreve başladığımda, sorunla- rın başında hava kirliliği, çöp dağları, lağım kokan bataklık Haliç, ağaçsızlık ve su konuları geliyordu. Hava kir- liliğinden ötürü insanlar maskeyle sokağa çıkmaya başlamıştı. Ümra- niye’de bir çöplükte, halk arasında patlama olarak bilinen bir facia mey- dana gelmişti. Ciddi ihmaller vardı. Haliç bataklık halindeydi ve bölgede yoğun bir kokuya neden oluyordu. Bu önemli sorunların büyük bir çoğunlu- ğuyla bizzat ilgileniyordum. Dönemin diğer bir sorunu olan su sıkıntısıyla da

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=