Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 134. Sayı (Eylül 2019)
38 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 09 / 2019 suvecevre.com tek taşocağıydı. Diğer yandan taş ocağı işletmecileri Haliç’ten tarana- rak çıkartılacak çamurun aktarılması için gösterilen alanın uygun olmadı- ğını söyleyerek kabul etmemiştim. Söz konusu alana çamuru yığmış olsaydık Alibeyköy barajını kirletme ihtimali çok büyüktü...” Haliç için Türkiye’nin ilk Çamur Barajı devreye alındı “Bu süreçte işletmesi ve mülkü İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne ait olduğunu öğrendiğim başka bir taşocağına yoğunlaşmıştım. Hızlıca harekete geçtik ve Haliç’ten çıkardı- ğımız çamuru kurutup, taşocağına dökme konusunda hazırlıklara başla- dık. Tarama çalışmaları başlamadan önce ihaleyi kazanan firma, çamurun 3,5 km uzaklıktaki altyapısı hazırlan- mış alana pompalar aracılığıyla akta- rılmasını önermişti. Bu şekilde çıkan çamur, tepeleri aşarak çamur barajına aktarılmıştı. Çıkan çamur öncelikle taranıyor, bir pompa ile terfi merke- zine aktarılıyor, sorasında başka bir terfi merkezine iletiliyor, son aşama- daysa çamur barajına ulaştırılıyordu. Bu sayede Türkiye’de ilk defa ‘Çamur Barajı’ devreye girmiş oldu. Kurulan sistem sayesinde iletilen çamur olduğu yerde kalırken, çıkan sızıntı suyu Haliç’e geri gönderiliyordu. Bu sistem sayesinde kademe kademe, kimsenin farkında dahi olmadığı bir teknikle Haliç’i temizlemiştik. Dünyada örnek gösterilecek bir uygulama olmuştu. Temiz bir su kaynağı kirlendiğinde ilk göstergesi, yosun oluşmasıdır. İkinci belirti ise kefal balığının fazla gelmesi- dir; çünkü kefal kirliliği oldukça sever. Bir su kirlenirken yosun, soluyan canı alır; ancak kirli bir su temizlenirken soluyan cana can olur. Böyle bir özel- liği vardır. Kefal balığı için de aynı şeyi söyleyebiliriz... Haliç’teki çamuru temizledikten sonra yaptığım incele- meler esnasında gördüğüm kefaller beni çok etkilemişti, yosun da oldukça azalmıştı, denize ‘can’ geliyordu...” Öğrenciler Haliç’teki süreci incelemeli “Haliç’le ilgili dikkat edilmesi gere- ken bir nokta ise, sakin bir su olmasın- dan ötürü her beş yılda bir taranması gerekliliğidir. Osmanlı döneminde Haliç’in düzenli bir şekilde taran- ması sağlanmış. Hatta Kırım Sava- şı’na kadar Haliç’in etrafında konut yapılması da yasaklanmış. Durgun bir su olması ve kendisini yavaş yenile- mesi nedeniyle yerleşimin olması ve atıksuyun Haliç’e ulaşması engellen- miş. Kırım Savaşı’nda ise ilk yerleşim açılmış ve özellikle 1950 yılında Fran- sız bir şehir plancının yapmış olduğu planlama sonucu kirlenme süreci baş- lamış. Mezbahane ve tekstil gibi kirli üretim tesislerinin de Haliç etrafından kurulması kirlenme sürecini hızlandır- mış. Haliç üzerine dubalı köprülerin yapılması suyun kendini yenilemesini engellemiş ve kirlenmeyi hızlandırmış. Bizim yaptığımız ilk adımlardan birisi ise bu tesisleri kapatarak kaynakları kurutmak ve Valide Sultan Köprü- sü’nü bakıma alarak ve dubaları yana çekmek açmak olmuştu. Özellikle Çevre Mühendisliği bölümünde eği- tim alan öğrencilerin ve denizle ilgili çalışan mühendislerin Haliç’in geçir- miş olduğu süreci incelemesi oldukça faydalı olacaktır; çünkü Haliç’te tüm mühendislik dallarıyla ilgili uygulama- lar hayata geçirilmişti...” Diğer bir önemli sorun çöptü... “İstanbul’daki diğer önemli bir sorun çöp konusuydu. Konunun uzmanı olan kişilerle çalışarak çöp sorununun nasıl çözülmesi gerekti- ğini araştırmıştık. Bu çalışmalar son- rasında düzenli, uluslararası norm- larda, biri Anadolu yakasında, diğeri ise Avrupa yakasında olmak üzere iki düzenli çöp depolama alanları yapmaya karar vermiştik. Şile yolu üzerinde yapılması düşünülen depo- lama alanında madenciler ile hukuki süreçler devam ediyordu. Tarafları bir araya getirdiğimde sonuç alınama- mış ve iki tarafla özel görüşmelerde bulunmuştum. Sonrasında sahayı belirli bölümlere ayırma kararı almış- tık. Böylece maden çalışmasının bit- tiği bir alanı düzenli çöp depolama alanı olarak kullanmaya başlarken, diğer alanda maden çalışması devam etmişti. Bu şekilde aradaki itilafı çöz- müştük ve düzenli bir depolama alanı oluşturmuştuk. Kemerburgaz’da da sorunlar bulunuyordu ve günlerce süren müzakereler sonucunda depo- lama alanının kurulumunu gerçekleş- tirebilmiştik...” Biyogaz üretimi... “1997 yılında depolama tesislerinin kurulmasından sonra, beş yıl süresince sızıntı suyunu tankerlerle belediyenin atıksu arıtma tesisine, İSKİ atıksu- yunun özelliğini bozmadan, arıtma birimine negatif etki yapmadan ilet- meye başlamıştık. Düzenli çöp depo- lamasını hayata geçirmiştik; fakat Kemerburgaz, Halkalı, Ümraniye ve Yakacık’ta vahşi depolama alanları da bulunuyordu. Bu alanların hep- PORTRE & RÖPORTAJ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=