Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 140. Sayı (Mart 2020)
suvecevre.com 34 Su ve Çevre Teknolojileri / Mart 2020 YORUM Osmanlı döneminde eski İstanbul’da mevcut birleşik sistem kanallar kullanıldığı gibi gelişme kıyılarda olduğu için kıyıya dik olarak atıksu ve yağmur suyu sistemleri inşa edil- miştir(9). İlgili deşarjlar küçük olduğundan, alıcı su kütlelerin- deki kirlilik ihmal edilebilir düzeyde kalmıştır. Nüfusun hızla artması ile atıksu toplama sistemlerinin inşası bir zorunluluk haline gelmiştir. Dolayısıyla, artık sadece tarihi yarımada ve Haliç çevresindeki yerleşim alanlarının değil, Üsküdar bölge- sinin de atıksu ve yağmur suyu sorunu ortaya çıkmıştır(8). Osmanlı döneminde kanalizasyon olmayan yeni geli- şen bölgelerde evlerden gelen pis sular ve yağmur suları derelere verilmiştir. Ihlamurdere’de olduğu gibi bazı dere- lerin üstü tonozlar ile kaplanarak buralar ulaşım aksı olarak kullanılmıştır. Böylelikle kirlenen bu derelerden etrafında yaşayanların olumsuz etkilenmelerinin de önüne geçilmiştir. Dereler dışında şehrin birçok bölgesinde benzeri tonozlar bulunmaktadır. Örnek olarak, Beşiktaş Yıldız Parkı’ndan gelip, Çırağan Sarayı yanından boğaza mansaplanan yağmur suyu tonoz hattı (Şekil7) ile Ihlamurdere’nin ve İstiklal Caddesi'nin altından geçen ve bölgenin atıksu ve yağmur sularını taşıyan tarihi tonozları verilebilir(3). 1.3. Cumhuriyet Dönemi (1923 - ∞ ): Cumhuriyetin kurulmasını takiben İstanbul’un nüfusunun artışı ve kentsel büyümesi oldukça dengeli olarak artmıştır. Özellikle 1950’lerden sonra metropol girdiği hızlı büyüme süreci içinde, yer yer planlı olmakla beraber, büyük oranda yasa dışı yapılaşmalarla şekillenen bir gelişme göstermiş- tir. Bu yıllarda kentin doğu-batı yönünde Marmara deni- zine, Avrupa yakasında kuzeye Boğaziçi’ne doğru, güneyde Küçükçekmece Gölü’ne doğru Asya Yakası’nda yerleşim güney doğuya doğru yayılmıştır(4). Takip eden yıllarda gelişim yer yer su havzalarına, yer yer de orman alanlarına doğru yönelmiş ve kentin yaşam des- tek sistemlerini ciddi boyutlarda tehdit eden bir yapılaşma eğilimi içine girmiştir. Özellikle I ve II. köprüler sonrasındaki gelişmeler izlendiğinde ve havzalar içerisinde kaçak yapılaş- malar ile sorun alanlarının (Sarıgazi, Samandıra, Sultanbeyli vb.) ortaya çıkmasına neden olduğu görülmektedir(11). Şekil 8’de İstanbul’da yerleşim yerlerinin nerelere kadar uzandığı Şekil 8’de, 2018 yılındaki mahalle bazında nüfus yoğunluğu haritasından görülmektedir. Kent makro formunun şekillenmesine paralel değişen doğal yapının bozulmasında en önemli etkenlerden biri ulaşım, diğeri sanayi-endüstri gibi yerleşimlerin yer seçim kararları olmuştur. Her vadi, tabanı (dere yatakları) ve tepe- Şekil 6. 1922 Yılında İstanbul'un Şehir Sınırlarını Gösteren Bir Harita (10). Şekil 7. Beşiktaş Yıldız Parkından Gelip, Çırağan Sarayı Yanından Boğaza Mansaplanan Yağmursuyu Tonoz Hattı (3) Şekil 8. İstanbul’un Mahalle Bazında 2018 Yılındaki Nüfus Yoğunluğu Haritası (12)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=