Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 149. Sayı (Aralık 2020)

42 Su ve Çevre Teknolojileri / Aralık 2020 suvecevre.com RAPOR ları, doğrudan tesis sorumlusu olarak atanabilmekte, bu durum ise Tebliğdeki yeter şartlarla uyuşmamaktadır. Mevcut tesislerin acil ‘tesis sorumlusu’ ihtiya- cını karşılamaya ve deneyimli teknik personeli kullanmaya yönelik olarak düzenlendiği anlaşılan bu maddenin, Tebliğin diğer maddeleriyle çelişmesi önlenmelidir. Esasen, G.M.1/1 ve G.M.2/2 ile tanınan 3 yıllık süre; mevcut AAT işletim sorumluluğunun, Tebliğin 6. maddesindeki niteliklere sahip perso- nele devredilmesi için dizayn edilen bir ‘geçiş süreci’ olarak dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda (i) Tesis sahiplerinin mev- cut ve deneyimli çevre mühendisi varsa, bu süre dahilinde ‘tesis sorumlusu’ bel- gesini aldırıp, bu ünvanla atamalı; tesis- teki diğer branş personelini ise geçici olarak ‘teknik sorumlu’ pozisyonunda çalıştırmalıdır. Sonuçta, G.M.1/1 ve G.M.2/2 kapsa- mında verilen 3 yıl içinde kalifiye per- sonel atanması şartının ‘geçici tesis sorumlusu’ olarak değiştirilmesi, verilen süre sonunda lisans ve branş şartının uygulanması sağlanmalıdır. 10. Tebliğ kapsamında; atıksu artıma tesisi işleten çevre mühen- disi atıksu arıtma tesisi ile ilgili resmî kurumlarca yapılacak yazışmalarda, istenen her türlü bilgi ve belgeyi temin etmekle sorumlu tutulmaktadır. İlgili belgelerin temini ve yürütülmesi süreci idari sorumluluk olup, kamu ve özel sektörde; işletilen tesislerde idari yöne- tici ve firma sahiplerinin bu süreçteki idari sorumluluklarının yerine getirilme- mesi ve belgelerin temin edilmesindeki idari aksamalardan, teknik personelin sorumlu tutulması uygun değildir. 11. Tesis sorumlusunun temel görevi; tesisi gerekli deşarj standart- larını sağlayacak şekilde işletmektir. Tebliğ kapsamında buna ilave olarak; Çevre Danışmanlık Hizmetleri kapsa- mında ayrı görevlendirmelerle takip edilmesi gereken atıksu deşarjı konulu çevre izni işlemlerinin takibi vb. konu- sunda sorumlu tutulamaz. Rapora göre tebliğ çevre açısından incelendiğinde; ülkemizin doğal varlıklarının ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımızın sağlan- ması ve korunması ile yükümlü çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından yapı- lan uygulama; meslek alanı çatışması yaratmasının yanı sıra, kirletici etkisi olan tesislerde yetkin olmayan kişilerin tesis sorumlusu olması ile doğal var- lıklarımızı ve yaşamımızı, geri dönüşü olmayacak çevresel riskler ile karşı karşıya bırakmaktadır. Ülkemizde çevre mühendisleri hem nitelik hem de sayı olarak bu çalışmaları yürütecek yeterli- liğe sahip uzmanlık disiplini olup, farklı meslek disiplinlerinin yetkilendirilme- sine gerek bulunmamaktadır. Bakan- lıkça gün geçtikçe sayıları artan ben- zer mevzuatla, birkaç gün veya saatlik eğitimlerle diğer meslek gruplarının Çevre Mühendisliği ile eşdeğer tutul- ması kabul edilemez. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=