Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 156. Sayı (Temmuz 2021)

suvecevre.com gerçeği ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Deniz deşarjı yapılarının dizaynının yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Marmara Denizi çevresinde bulunan çok sayıda kentin (yaklaşık 25-30 milyon eşdeğer nüfu- sun) atık suları tam biyolojik arıtma olmadan büyük ölçüde fiziksel çökeltme ve ızgara sistemleri sonrasında Marmara Denizine deşarj edilmektedir. Deniz deşarjı sistemleri çoğu zaman hareketli su ortamı kabulüne göre dizayn edilmiş sistemlerdir. Gözlemlediğimiz mev- simsel etkiler ve sakin deniz ortamları ise bu kabullerin sorgulanması gerektiğini açığa çıkarmıştır” ifadelerine yer verildi. Raporda yer alan verilere göre, Karadeniz-Marmara Denizi yüzey ve dip akıntıları Karadeniz’deki oksijen- siz H₂S tabakasının kalınlığı ve Karadeniz’i besleyen akarsuların yıl içindeki debileri ile bağlantılı. Uzun yıl- lar öncesinin ölçümleri ve hesaplamalarına dayanan İstanbul derin deşarjı sisteminin güncel araştırmalara dayanarak derinlik ve çıkış difüzör yeterliliği sorgulan- malı. Marmara’ya bir başka ciddi kirlilik yükü sağlayan noktanın Ergene havzası olduğu akıldan çıkarılmamalı. Bu bölgedeki yanlış atık su yönetim politikası Marma- ra’ya olan tehdidin baş aktörlerinden. Buradaki kirlilik yalnızca biyolojik değil, kimyasal bir muhtevaya da sahip. Ergene havzasının vakit kaybedilmeksizin atık su yönetimi planlaması yapılmalı, her türlü denetim, kont- rol ve deşarj parametreleri şeffaf ve ulaşılabilir olmalı. Yanılış atık su yönetimi politikası kendi iç argü- manları ve mantığı içerisinde dahi beklenen sonucu veremiyor. Deniz içinde seyrelmesi beklenen atık suların Marmara Denizi’nde seyrelmesinin gerçekleşmediği anlaşılıyor. Müsilaj sorunu bize bugüne değin Marmara Denizi’nin dibinde bulunan yoğun kirliliğin farklı biçim- lerde de su yüzeyine taşabildiğini göstermekte ve mev- cut sistemin değişmesi gerektiğini açığa çıkarıyor. Deniz deşarjı sistemleri çoğu zaman hareketli su ortamı kabulüne göre dizayn edilmiş sistemler oldu- ğuna dikkat çekilen raporda, “Gözlemlediğimiz mevsim- sel etkiler ve sakin deniz ortamları ise bu kabullerin sor- gulanması gerektiğini açığa çıkarmıştır. Karadeniz-Mar- mara Denizi yüzey ve dip akıntıları Karadeniz’deki oksi- jensiz H 2 S tabakasının kalınlığı ve Karadeniz’i besleyen akarsuların yıl içindeki debileri ile bağlantılıdır. Uzun yıllar öncesinin ölçümleri ve hesaplamalarına daya- nan İstanbul derin deşarjı sisteminin güncel araştır- malara dayanarak derinlik ve çıkış difüzör yeterliliği sorgulanmalıdır. Marmara’ya bir başka ciddi kirlilik yükü sağlayan noktanın Ergene havzası olduğu akıldan çıka- HOLLOWFIBERMODÜLLER İLE MEMBRANBİYOREAKTÖRSİSTEMLERİ AKM< 1mg/l BOD 5 <2mg/l “AÇILMAYAN KAPI YOKTUR, YANLIŞ ANAHTAR VARDIR.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=