Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 156. Sayı (Temmuz 2021)
suvecevre.com 28 Su ve Çevre Teknolojileri / Temmuz 2021 rılmamalıdır. Bu bölgedeki yanlış atık su yönetim politikası Marmara’ya olan tehdidin baş aktörlerindendir. Buradaki kirlilik yalnızca biyolojik değil, kimya- sal bir muhtevaya da sahiptir. Ergene havzasının vakit kaybedilmeksizin atık su yönetimi planlaması yapılmalı, her türlü denetim, kontrol ve deşarj para- metreleri şeffaf ve ulaşılabilir olmalıdır. Sonuç olarak yukarıda ifade ettiğimiz yanılış atık su yönetimi politikası kendi iç argümanları ve mantığı içerisinde dahi beklenen sonucu vermemektedir. Deniz içinde seyrelmesi beklenen atık suların Marmara Denizi’nde seyrelme- sinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Müsilaj sorunu bize bugüne değin Mar- mara Denizi’nin dibinde bulunan yoğun kirliliğin farklı biçimlerde de su yüzeyine taşabildiğini göstermekte ve mevcut sistemin değişmesi gerektiğini açığa çıkarmaktadır” ifadelerine yer verildi. Marmara Denizinde Ortalama Sıcaklık Artışı Rapora göre biyolojik ve kimyasal süreçler için sıcaklıktaki ufak görünen değişikliklerin nicel farklılıklara yol aça- bildiği biliniyor. Marmara Denizi’nin ortalama sıcaklığındaki değişiminde 1970’lerden beri istikrarlı bir artış oldu- ğunu, ama en çok 2010-2020 periyo- dunda önemli bir yükselişin söz konusu olduğu görülüyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre 1970-1979 yılları Ara- sında Marmara Denizi Ortalama Deniz Suyu Sıcaklığı 15,1°C iken 2010-2020 yıl- ları Arasında Marmara Denizi Ortalama Deniz Suyu Sıcaklığı 16,8°C olmuştur. Mayıs Ayı içerisindeki ortalama deniz sıcaklığı 1970-2020 yılları arasında 15,3°C iken, MGM’nin Mayıs ayı için yaptığı ölçümlerin ortalamanın bir hayli üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu durum Marmara Deniz kirliliği ile mücadelenin iklim krizi ile müca- dele ile birlikte sürdürülmesinin artık bir zorunluluk olduğunu gösteriyor. Sonuç ve değerlendirme Müsilaj soru- nunun denizlerdeki kirlilik yükü ve sıcaklık ortalamasındaki artış olarak özetlenebilecek iki kök sebebi olduğu için, sorunun tekrarlanmaması ve nihai olarak çözülmesi de bu iki kök sebebin ortadan kaldırılması ile mümkün olacak. Her şeyden önce Marmara Denizi’ne deşarj edilen atık suların tamamının ileri biyolojik arıtmadan geçirilmesi gere- kiyor. Aksi halde, küresel iklim krizinin çarpan etkisi ile beraber mevcut atık su yönetimi politikasının devamı halinde Marmara Denizi’nde oksijen yetersizliği de artacak ve balık göçlerinin yanı sıra her türden biyoçeşitlilik de azalacak. Marmara’da sık görülen bir rüzgâr akımı ya da akıntının artması gözle görünür müsilaj sorununu geçici olarak ortadan kaldırabilecek olsa da konu hakkında yapılan tespitler sorunun büyümekte olduğunu gösteriyor. Mevcut duruma müdahale için ilk elden derin deniz deşarjları ve ön arıtma tesislerinin hız- lıca değerlendirilmesi gerekiyor. Rapora göre, Baltalimanı (625.000 m³/gün kapasite), Kadıköy (833.000 m³/gün kapasite), Küçükçekmece (354.000 m³/gün kapasite), Küçüksu (640.000 m³/gün kapasite), Paşa- bahçe (575.000 m³/gün kapasite), Şile (46.000 m³/gün kapasite) ve Yenikapı (864.000 m³/gün kapasite)’deki ön arıtma tesislerinin ivedilikle ileri biyo- lojik atık su arıtma tesislerine çevril- mesi ve bu acil ihtiyaca yanıt vermek için gerekli kamulaştırma işlemlerinin hayata geçirilmesi gerekiyor. Sorunun bir diğer yakıcı yüzü olan küresel iklim krizine karşı da “iklim krizine karşı acil eylem planı”nın yayınlanarak plana katı bir şekilde uyulması gerekiyor. İstanbul’un Atıksu Yönetim Politikası İSKİ’nin verilerine göre İstanbul ’daki kurulu atık su arıtma tesislerinin toplam kapasitesi 5.812.910 m³/gün ’dür ve bu kurulu kapasitenin %69,07’si yani 4.014.760 m3/gün ’lük kısmı ön arıtma tesislerine ait. TÜİK ’in yayınladığı 2018 verilerine göre İstanbul’da atık su arıtma tesislerinde toplam 1.433.366 bin m³ atık su arıtıldı ve alıcı ortama deşarj edildi. Aynı istatistiklere göre İstan- bul’da arıtılan tüm atık suların %62’lik miktarı yalnızca fiziksel arıtmaya tabi tutuldu. Bu durum Marmara Denizi ve Marmara’daki sucul ortamlara kirlilik baskısı yaratmayı sürdürüyor. Atık su arıtma tesisleri kapasitesi ve kullanım oranı arasındaki oran bizi İstanbul ’un plansız büyümesi ile altyapının uyum- suzluğu konusunda da uyarıyor. Yine TÜİK verilerine göre İstanbul’da 2018 yılında atık su arıtma tesislerinde deşarj Atıksu Arıtma Tesislerinde Arıtılan Atıksular (TÜİK, 2018) RAPOR
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=