Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 158. Sayı (Eylül 2021)

40 Su ve Çevre Teknolojileri / Eylül 2021 suvecevre.com KONUK YAZAR YEŞİL BADANA (GREENWASHING) DİLEK AŞAN Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü / Global Raporlama Uzmanı kullanılmaya başladı. Zira, tüm dünyada sürdürülebilirliği esas alan girişimle- rin sayısı giderek artıyordu. Birleşmiş Milletler çeşitli etkinlikler düzenliyor, çok sayıda kitap yazılıyor, yayın yapılı- yor ve “sürdürülebilirlik” artık gelecek nesilleri kurtarma adına bir manifestoya dönüşüyordu. Teknoloji de çok hızlı bir şekilde gelişiyor ve haliyle bu da yeşil badana yapmayı daha kolay hale getiriyordu. Reklamlar insanlar ile artık sadece gazete ve dergilerle değil, radyo ve televizyonlar aracılığıyla da ulaşı- yordu. Markalar mevcut tüm imkanları ve kaynakları insanları yeşil badana tuzağına düşürmek için kullanıyordu. İnsanlar çevreyi korumaya daha fazla önem verdikçe ve bu konuda daha da bilinçlendikçe, yeşil badanacı markalar bunu daha fazla sömürmek için ellerin- den geleni yapıyorlardı. Peki tam olarak ne yapıyorlardı? Yeşil Badana Nasıl Yapılır? Bugün ulusal ve uluslararası düzeyde piyasaları düzenleyen çeşitli otorite kurumlar, markaların faaliyet- lerini de yakından denetliyor. Bu bağ- lamda, firmaların tüketicilere gerçekten yanlış bilgiler vermesi pek mümkün değil. O yüzden yeşil badana yapan şirketlerin de doğrudan tüketiciyi aldatmayı ve kandırmayı değil, onların ilgisini başka yönlere çekmeyi amaçla- dığını söyleyebiliriz. Bunun için; • Ürün tanıtımlarında yersiz ve gerek- siz bilgiler kullanabilir, • İspatlanması zor iddialarda buluna- bilir, • Tanıtımlara insanları yanıltan sözler ve görseller koyabilir, • Sadece konuyla ilgili teknik bilgisi olan insanların anlayacağı ifadelerle kafa karışıklığı yaratabilir, Y eşil badana, yeşil aklama, yeşil göz boyama veya buna benzer tanımlamalar... Hepsi de bir ürü- nün - aslında öyle olmadığı halde - çev- reci, doğa dostu, sürdürülebilir vb şek- linde lanse edilmesini anlatıyor. Amaç, tüketicilerin çevresel konulardaki has- sasiyetlerinden faydalanmak ve ürünü “yeşil”miş gibi tanıtmak. Bugün birçok firma yaşil badanayı bir pazarlama stra- tejisi olarak kullanıyor ve ne yazık ki birçoğunun bunda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Gerçek anlamda sürdü- rülebilir olmanın ve çevresel sorum- lulukları yerine getirmenin faydaları uzun vadede kendini göstereceğinden kısa vadede ürün satışındaki artışlar çok daha cazip geliyor haliyle markalar için. Hatta bazı markalar bunun için çok ciddi bütçeler ayırıyor. Yaklaşık yarım asırdır kullanılan bu yöntem, markalar ile müşteriler arasında çok etkili bir ile- tişim aracı oluyor. Çünkü markalar her ne olursa olsun insanların “yeşil” olarak tanıtılan ürünlere ilgi gösterdiğini ve bu tür tanıtımların marka prestijini yüksel- tiğini biliyor. Çözüm ise çok basit; tüke- ticilerin bu konuda daha bilinçli olması ve markaların yeşil badana tuzağına düşmemeleri gerekiyor. Çevresel konulardaki farkında- lık tüm dünyada özellikle 20. yüzyı- lın ikinci yarısından itibaren artmaya başladı. Sadece kişi veya kurumların değil, hükümetlerin bu konuda çeşitli girişimlerde bulunmaya başladığını görüyoruz. Bu yıllarda özellikle nük- leer karşıtı olan insanların sesinin daha gür çıkmaya başladığını söyleyebiliriz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili konuların dünya gündeminde yeni yeni filizlenmeye başladığı dönemlerdi bu yıllar. Teknolojinin gelişmesiyle bir- likte bilgiye ulaşımın kolaylaşması ve medya organların toplumsal hayatı şekillendirmede çok önemli mesafeler katetmesiyle beraber, markaların ürün tanıtımları toplumda hızlı bir şekilde karşılık buluyordu artık. Bu nedenle markaların da çevresel konulara karşı duyarsız kalması pek olası değildi. Bazı markalar kurumsal felsefesinde çok köklü bir değişikliğe giderek artık gerçek anlamda çevreci, sürdürülebilir, doğa dostu, enerji verimli, karbon ayak izi düşük ürün ve hizmetler üretmeye başladı. Bazılarıysa bir bakıma işin kolayına kaçtı. Yeşil badana veya tüm dünyada bilinen ismiyle greenwashing yaparak yeni nesil çevreci ürünler ürettikleri konusunda insanlar ikna etmeye baş- ladı. Ve ilgiçtir ki bunda başarılı olu- yorlardı. İlk başlarda adına “ekopornografi” denilen bu yöntem, özellikle 1980’li yıl- lardan sonra çok daha yaygın bir şekilde

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=