Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 169. Sayı (Ağustos 2022)

40 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Ağustos / 2022 İş Güvenliği Açısından Atık Su Arıtma Tesislerinde Tehlikeli Gazların Kapalı Alanlarda Değerlendirilmesi B iyolojik atık su arıtma tesislerinde özellikle kapalı alanlarda karşılaşılabilecek başlıca tehlike kay- nakları olarak hidrojen sülfür ve metan gazla- rından bahsetmek mümkündür. İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin devamlılığı açısından çalışanlara zarar verebilecek kaynakların önceden tes- pit edilip, ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu açı- dan değerlendirildiğinde arıtma tesislerinde bulunması mümkün tehlikeli ve zararlı gazlar açısından çalışmalara başlamadan önce düzenli aralıklarla ortam ölçümlerinin yapılması ve erken uyarı sistemlerinin aktif hale getirilmesi, çalışanların bu konuda mutlaka eğitilmesi gerekmektedir. Evsel atık su arıtma tesislerinde tehlikeli ve zararlı gaz- ların bulunduğu yerleri; kaba ızgara alanı, giriş terfi mer- kezi alanı, ince ızgara alanı, vana odaları ve kuyu alanları, çamur depolama tankları, çamur çürütme üniteleri ve gaz depolama tanklarının bulunduğu alanlar olarak sıralayabi- liriz. Bu alanlarda ki atmosferik tehlikelerin başında oksijen yetersizliği gelirken, tehlikeli ve zararlı gazlar açısından geniş aralıkta zehirleme ve oksijen taşınmasını engelleyerek sinir sistemi üzerinde yüksek etkili olan hidrojen sülfür, zehirli olmamasına rağmen yüksek konsantrasyonlara ulaştığında oksijen oranını düşürerek boğucu ve patlayıcı özellik gösteren metan ve solunduğunda vücutta kanın yetersiz oksijen taşınmasına neden olarak ölüme yol açan karbonmonoksit gazı gelmektedir. Bu nedenle evsel atık su arıtma tesislerinde kapalı ortamlarda karşılaşılabilecek tehlikeli ve zararlı gaz durumunda erken uyarı ve önleme uygulamalarından faydalanmak gerekmektedir. Özellikle kapalı alanlardaki güvenli çalışma ortamını sağlamaya yönelik koruyucu sistemleri; gaz algılama ve güvenlik sis- temleri, sabit ve portatif gaz algılama dedektörleri, flaşör ve siren gibi uyarı cihazları ve havalandırma sistemleri olarak belirtmek mümkündür. Tüm bunlara ek olarak kapalı alanlara girmeden önce mutlaka portatif ölçüm cihazları ile ölçüm yapılıp, asgari koşulları sağladığından emin olduktan sonra çalışma yapılması tamamlayıcı bir iş güvenliği uygulama örneğidir. İstanbul ili Avrupa kıtasında aktif faaliyet gösteren iki farklı arıtma tesisinde yapılan bir araştırmada tesise ait kapalı alanlarda sabit gaz ölçümleri yapılarak hidro- jen sülfür, metan gazı ve karbonmonoksit gazı düzeyleri hesaplanmaya çalışılmıştır. Şekil 1’e bakıldığında iki farklı arıtma tesisinin kapalı alanlarında periyodik ölçümler yapılmıştır ve bu ölçümlere göre 1. tesiste hidrojen sülfür gazı konsantrasyonunun Ocak ve Mart aylarında sınır değerlere ulaştığı, Nisan ayında sınır değerlerin üzerine çıktığı görülmektedir. 2. tesiste ise kapalı alanlarında yapılan periyodik ölçümlere göre hidrojen sülfür konsantrasyonu nisan ve mayıs ayları içerisinde sınır değerlerin üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Hidrojen sülfür, metan ve karbonmonoksit gazlarının ortamda bulunması durumunda dikkat edilmesi gereken alt ve üst sınır limitleri Tablo 1’de verilmiştir. Çalışma Şekil 1 . İstanbul İli Avrupa Yakasında bulunan iki farklı arıtma tesislerine ait hidrojen sülfür gazı konsantrasyon grafiği (2018-2019) YAKUP KARAGÖZ - TUĞÇE ORAL - RÜŞTÜ UÇAN - MÜGE ENSARİ ÖZAY Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü MAKALE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=