Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 177. Sayı (Nisan 2023)
48 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Nisan / 2023 larının içerisindeki ekonomik katma değeri yüksek atık materyallerden ayrıştırılması geri kazanım kavramı- nın ruhuna tekniğine ve ekonomisine uygun olduğu kadar, bir deprem ülkesi olmamız nedeniyle artık kaza- nılmış bir beceri haline gelmelidir. Şüphesiz depremzedelerin hatı- ralarına saygı duymak, çok özel eşya niteliğindeki bazı buluntuların atık- tan ayrılmasını da düşünmek zorun- dayız. Oldukça zor olmakla birlikte enkazlardan çıkan fotoğraflar, bellek, bilgisayar telefon, fotoğraf makinası gibi özel veriler içeren eşya niteliğin- deki materyallerin istenmeyen ellere geçmesinin önlenmesi, sahiplerine veya yakınlarına teslim edilemeye- cekse, imha mı edilmesi gerektiği konusu da bir başka sorundur. Deprem kalıntıları, elbette yönetilmesi gereken atıklar olmakla birlikte şehrin ve depremzedelerin yaşam kültürlerine dair hafızayı da içerdiğinden, kaldırılan enkazın üzerinde çalışmaya (ayrıştırmaya ve geri kazanıma) uygun yerlerde ön depolama yapılması, ayrıştırma işleminden sonra, atık yönetiminin ilkeleri kapsamında nihai süreçlere sevk edilmelidir. 11 ilimizi kapsayan bu büyük- lükteki bir depremden arta kalan atıkların da milyonlarca ton olabile- ceğini, buna bağlı ortaya çıkan maddi kaybın boyutlarını olduğu kadar geri kazanıma konu çok büyük bir atık miktarını gözler önüne serdiğini gözden kaçırmamalıyız. 1992 Erzincan Depreminde yak- laşık 7000 civarında konut depremde ve sonrasında yıkılmış bir milyon tona yakın moloz şehrin çevresine gelişigüzel dökülmüştü. Yine 1999 Gölcük depreminde de çeşitli kay- naklarda 13 milyon ton atık molozlar deniz ve dere kenarlarına ve daha birçok yere gelişigüzel dökülmüştü. Genel olarak moloz olarak tanım- lanan atıkların içerisinde tehlikeli atıklar da dahil her şey vardı. İşi bir an önce ve basit yoldan halletme gayreti, atığın içeriğine özen gösteril- mesinin önündeki en büyük engeldi. Şüphesiz durum Düzce depreminde ve sonrakilerde de çok farklı değildir. Atık yönetimi anlamında molozlardan demir söküp çıkarmak geleneksel en temel ve ekonomik geri kazanım yöntemi olduğu açıktır. Bir de henüz yıkılmamış binaların pen- cereleriyle kalorifer tesisatları hemen ikinci elde ekonomiye dönüştürü- lebilmektedir. Bir depremde en çok çıkan ve en zor atık olan molozların, inşaat ekonomisine geri kazanım oranı Avrupa’da % 90 seviyesine kadar çıkabiliyor. Verimlilik hedefi bakımından önemli olmakla birlikte, deprem atıklarının karışık olması ve gerek arama kurtarma faaliyetleri ve gerekse de taşınması esnasında iyice iç içe geçmesi nedeniyle, ön ayrıştırma daha zor olabileceği gibi geri kazanım oranları da karışık atık lehine azalabilecektir. Atık maddelerin geri kazanı- mından elde edilecek değerin, kime nasıl ödeneceği ve bunlarla ilgili alacak verecek ilişkisi, hak sahipliği ve hukuki süreç yazımız konusu değildir. Devlet hazinesine de büyük yükler getirecek olan şehirlerin yeniden diriltilmesi projelerine hem de yerinde kaynak sağlayacak akıllıca planlanmış geri kazanım süreçlerinin maddi avantajları muhakkak, ancak işin tekniğine uygun ve süratle yapılabilmesi, organizasyon yeteneği, çalışma alanı, bilgi, beceri vb. daha birçok yetkinlikler gerektirmektedir. Depremdeki müdahalede görül- düğü gibi harekete geçme ve zaman kullanımı konusunda, eksikliklerimiz ortadayken, böylesi büyük çaplı bir geri kazanım planının, şehirlerin yeniden inşa süreçleriyle eş zamanlı yürütülmesi gerekmektedir. Şüphesiz tüm atıkların doğrudan maddesel geri kazanımı teknik olarak mümkün olmadığı gibi, yasal nedenlerle, saklama koşulları, SKT geçmesi, yangın vb nedenlerle de mümkün olmayabilir. Bu durumdaki atıkların en yakın imha tesislerinde imhası ilkesinden hareketle, öncelikle bölgedeki depolama, ATY, atık yakma lisansına sahip bertaraf/bera- ber yakma (çimento fabrikaları) tesis- lerinden, yetmemeleri durumunda ise ülkemizdeki diğer benzer imha tesislerinden de yararlanılmak sureti ile atıkların nihai bertarafı süreçleri başlatılmalıdır. Ülkemizin artık külliyatlı bir çevre kanunu, bir sürü yönetmelik, uygulama aksaklıkları da olsa sorumlu kamu kurumları, atık yönetimi sektörüne hizmet veren şir- ketleri, tecrübeli kadroları var. Artık doğal afetler nedeniyle ortaya çıkacak atıkları, elbette öncelikle yasal çerçe- vede en doğru en etkin ve en çabuk en fazla geri dönüştürme kabiliyet ve kapasitesini gösterebilmeli ve bu beceriyi gelecekteki hiç istemediğimiz olası afetlerde de bir tecrübe olarak sahaya aktarabilmeliyiz. Ulusal tecrübelerimize ilaveten %40’ı deprem riski altında olan ülke- mizde, afet atıklarının yönetiminde gelişmiş ülkelerin sadece arama kurtarmayla sınırlı kalmadan, atık yönetiminde de bilgi, tecrübe ve yak- laşımlarından yararlanarak ve makine ekipman ve saha yönetim uzmanlık aktarımı yapılarak, karşılaşma ihti- malimizin-maalesef- oldukça yüksek olduğu başta deprem olmak üzere afetlerde, artık neyi ne zaman hangi hızda ve ne için yaptığımızı muh- temelen bugünkünden daha fazla biliyor olabileceğiz. n KONUK YAZAR C M Y CM MY CY CMY K
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=