Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 189. Sayı (Nisan 2024)

45 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Nisan / 2024 leri göz önüne alındığında Türkiye’de yeraltı suyu kirlenme nedenlerini doğal ve yapay nedenler olarak iki ana grupta toplamak mümkündür. 1. Doğal Nedenlerle Yeraltı Suyu Kirlenmesi Deniz suyu girişimi ile oluşan yeraltı suyu kirlenmesi: Kıyılarda yeraltı suyu normal koşullarda denize boşalır. Yerleşim ve endüstri bölgelerinde suya olan gereksinim nedeniyle, yeraltı suyunun aşırı çekilmesi sonucu denize akan yeraltı suyu azalmıştır. Kuyulardan aşırı su çekilmesi, denize doğru olan su tabakasının eğimini azaltır ve su seviyesi deniz seviyesinin altına düşer. Bu durumda deniz suyunun yeraltı suyuna doğru sokulduğu görülür. Tuzlu suyun kıyılardaki tatlı su akiferlerine doğru ilerlemesi olayına “Deniz Suyu Girişimi” denir. Deniz suyunun, tatlı su akiferine girmesi ile buradaki yeraltı suyu tuzlanır ve faydalanılamaz hale gelir. Tuzlanan yeraltı suyunun tekrar tatlı su akiferine dönüşmesi uzun yılları gerektirir. Deniz suyunun girişimi üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz için de çok önemlidir. Bilhassa Marmara, Ege ve Akdeniz sahillerindeki kıyı akiferlerinde açılan kuyulardan aşırı çekim sonucu birçok kuyuda tuzlanma gözlenmiştir. Bu durum içme ve kullanma suyunun büyük bir kısmını yeraltı suyundan sağlayan yerleşim merkezlerinde büyük riskler yaratmaktadır. Kötü kaliteli akarsu, göl, bataklık nedenleriyle yeraltı suyu kirlenmesi Bazı bölgelerimizde doğal kötü kalitedeki akarsu ve göllerimizle irtibatlı yeraltı suyu akiferleri, bu kötü¸ kaliteli suların etkisi altında kalmaktadırlar. Bu yerlerdeki yeraltı suyu kullanımlarında bilinçsiz ve sorumsuz davranışlar kötü¸ kaliteli alanların çok daha fazla genişleyerek bu bölgelerdeki yeraltı suyu rezervlerinin kullanılamaz hale gelmesine neden olmaktadır. Buralarda mekanizma deniz suyu girişimi ile benzerlikler gösterir. Bazı bölgelerde bu mekanizmanın tersi görülmekte olup düşük kaliteli yeraltı suları akarsu ve gölleri etkileyebilmektedir. Örneğin; Büyük Menderes ovasındaki jeotermal suların zehirli elementleriyle kirlenmiş yeraltı sularının Büyük Menderes nehrinin kalitesine oldukça önemli miktarlarda olumsuz etki yapmaktadır. Jeolojik formasyonlardan kaynaklanan yeraltı suyu kirlenmesi Ülkemizde küçümsenemeyecek boyutta geniş alanlarda yayılım gösteren tuzlu, jipsli, anhidritli ve borlu formasyonlardaki yeraltı suyu; sulama, içme ve kullanma suyu limitlerini aşan miktarlarda kirlilik ve kalite bozukluğu göstermektedir. Jipsli, anhidritli formasyonlardan gelen sülfatlı sular sadece yeraltı suyu kirlenmesine yol açmaz. Bunun yanı sıra açılmış sondaj kuyularındaki boruları ve pompaları çürüterek bunların kullanılamaz hale gelmesine de neden olmaktadır. Jeotermal alanların etkileri Ülkemizde önemli miktarda jeotermal özellik gösteren alan mevcuttur. Altı yüz adedin üzerinde termal kaynağın mevcudiyeti bu alanlardan sadece olumlu yararlanılacağını sananlara olumsuz taraflarını dikkate almadıkları için yeraltı suyu kalitesini bozma fırsatı vermektedir. Jeotermal alanlar, tektonizmanın aktif olduğu veya volkanik faaliyetin, özellikle de sönmüş geniş volkanların bulunduğu bölgelerde yer almaktadır. Çeşitli yönlerde ve atımlardaki fay zonlarının geliştiği, graben ve horst yapılarının oluştuğu ve volkanik faaliyetlerin meydana geldiği yerlerde jeotermal alan özellikleri ile karşılaşılması olasılığı oldukça fazladır. Termal sular ne kadar derinden yeryüzüne ulaşırsa veya magma etkisi ne kadar yüzeye yakınsa sıcaklığı o derecede yüksek olmakta, dolayısıyla yeryüzüne çıktığı çatlaklı kırıklı zonların çevresindeki kayaçları eritebilme özelliği çok fazla olacağından birçok kimyasal elementi bünyesine almaktadır. Bu elementler içerisinde oldukça fazla miktarda zehirli özellik taşıyan ağır metallerde bulunmaktadır. Bu şekilde bünyesinde ağır metalleri de bulunduran jeotermal sular şifalı özellikleri ve enerji ¸üretimine katkıları nedeniyle oldukça yararlı olmalarının yanı sıra çevrelerindeki yeraltı suyunu kirleterek olumsuz etki de göstermektedirler. KONUK YAZAR

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=