54 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Haziran / 2024 Artan kurumsal açıklamalar, işletmelerin milyarlarla ifade edilen su riskine maruz kalma ölçeğine ışık tutmaya yardımcı oluyor. 2022'de CDP'ye (eski adıyla Karbon Saydamlık Projesi) rapor veren şirketler, 13,5 milyar ABD doları tutarında varlıklarının atıl durumda olduğunu ve ayrıca 2 milyar ABD dolarının da su sıkıntısı nedeniyle mahsur kalma riski altında olduğunu açıkladı. En çok maruz kalan faaliyetler metal ve maden rezervlerinin çıkarılması, elektrik üretimi ve petrol ve gaz sektörleriyle bağlantılıdır. 2023'teki raporlama, tedarik zincirlerinde 77 milyar ABD dolarının daha risk altında olduğuna işaret ediyor. Finans sektörünün su üzerindeki etkileri ve bağımlılıkları anlaması gerekiyor Finans sektörü, yatırımların su risklerini artıran faaliyetlere veya dayanıklılığı destekleyen faaliyetlere yönlendirilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Yatırımların su ve tatlı su ekosistemleri üzerindeki etkileri ve bağımlılıklarına ilişkin veri ve bilgilerin arttırılması, yatırımcıların su güvenliğini destekleyen kararlar almasını sağlamak (ve teşvik etmek) açısından önemlidir. Ekonomik faaliyetlerin suya nasıl bağlı olduğunu ve suya nasıl etki ettiğini anlamak, finans sektörünün suyla ilgili risklere maruziyetini yönetmesine de yardımcı olabilir. Bu risklerin hane halkı, şirketler, finansal kurumlar ve hükümetler üzerinde sermayenin yok olması veya faaliyetlerin ve değer zincirlerinin bozulması gibi çeşitli ekonomik etkileri olabilir. Bu etkiler daha sonra kredi, piyasa, likidite, iş ve sigortalama riskleri şeklinde finansal sisteme aktarılabilir. Örneğin, kuraklığa karşı hassas sektörlerin portföylerinin büyük bir kısmını oluşturması durumunda bankalar kredi riskine maruz kalabilir. Fas'ta yakın zamanda yapılan bir stres testi, banka kredi portföylerinin üçte birinden fazlasının, büyük ölçüde tarım, gıda işleme ve turizm sektörlerine ve hassas bölgelerdeki hanelere verilen kredilerle bağlantılı olarak iklim fiziksel risklerine ve özellikle kuraklığa maruz kalabileceğini vurguladı. Sigortacılar için su baskını olayları, kazanılan primleri önemli ölçüde aşan yükümlülükler doğurabilir. Bu, özellikle Temmuz 2021'de Orta Avrupa'da meydana gelen sel gibi ölçek ve sıklığın beklenmedik olduğu durumlarda, sigortalama risklerine yol açabilir. Büyük ölçekte suyla ilgili riskler bir ülkenin, endüstrinin veya pazarın işleyiş biçiminde dramatik değişikliklere yol açabilir. Bu tür yapısal makroekonomik değişikliklerin finansal sistem üzerinde etkileri olabilir. Bunun iyi bir örneği, Hollanda Merkez Bankası'nın (DNB) büyük bir sel olayına ilişkin yaptığı stres testidir; bu test, Hollanda'nın yoğun nüfuslu batı bölgelerinin aşırı derecede şiddetli sel felaketine maruz kalması durumunda Hollanda bankaları için önemli sermaye etkileri ortaya çıkararak finansal risklerin potansiyelini vurgulamaktadır. İstikrar, merkez bankaları için öncelikli bir alan. Çevresel ve finansal paydaşlar arasındaki işbirliği esastır Bankalar, varlık sahipleri, varlık yöneticileri ve merkez bankaları suyla ilgili risklerin öneminin giderek daha fazla farkına varıyor ancak bu finansal aktörlerin çoğu için başlangıç noktası düşük. Yakın tarihli bir OECD Çevre Çalışma Raporu, finans sektörünün, karar vermede bir kaldıraç olarak finansal önemlilik kavramına ilişkin anlayışını araştırdı. Mevcut uygulamaların gözden geçirilmesi, finansal risklerin değerlendirilmesine yönelik mevcut yaklaşımların su risklerini tam olarak kapsamadığını göstermektedir. Örneğin, 2021'de Avro Bölgesi bankalarına ilişkin bir inceleme, yalnızca beşte ikisinin suyla ilgili riskler de dahil olmak üzere iklim ve çevre risklerine maruz kalma durumlarının haritasını çıkardığını ortaya çıkardı.Yatırımların su ve tatlı su ekosistemlerini nasıl etkilediğini ve bunlara nasıl bağlı olduğunu belirlemek ve yönetmek için daha iyi araçlara, verilere ve kritik derecede daha proaktif katılıma ihtiyacımız var. Merkez bankası ve mali denetçilerden oluşan bir ağ olan Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı (NGFS) ve Doğayla İlgili Mali Açıklamalar Görev Gücü gibi girişimler, finans sektörü genelinde iklim ve doğa risklerinin dikkate alınmasına yönelik çerçevelerin oluşturulmasında önemli bir rol oynamaktadır. Çevre topluluğu, merkez bankaları, mali düzenleyiciler ve mali kurumlar ancak birlikte çalışarak suyla ilgili riskleri yeterince değerlendirmek ve yönetmek için sağlam çerçeveler geliştirebilirler. n ÇEVİRİ
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=