Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 192. Sayı (Temmuz 2024)

RAPOR suyuna erişiminin sağlanabilmesi için kentin içme suyu ve atık su şebekeleri ile su ve atık su arıtma tesislerinin bugünden doğal afetlere dayanıklı hale getirilmesi gerekmektedir. Ancak doğayı bir sermaye birikim aracı olarak gören anlayış, halkın ve doğanın çıkarları yerine karlılık için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaktan çekinmemekte, ekolojik yıkım projelerine karşı açılan davaları ve yargı kararlarını görmezden gelmektedir. 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik Çöpler Maden İşletmesi’nde yaşanan facia bunun en acı örneklerinden biridir. Yaşanan bu facianın benzerlerinin ülkenin dört bir yanında yaşanma olasılığı oldukça yüksektir. 1993 yılından bu yana 23 kez değişikliğe uğrayan ÇED Yönetmeliği nedeniyle İliç vb. onlarca yıkım projesinin önündeki yasal engeller kaldırılmıştır. Sadece İstanbul’da 30 yılda 277 projenin ÇED Olumlu Kararı ile 197.811 projenin ise ÇED Gerekli Değildir Kararı verilerek uygulanmasına izin verildiği görülmektedir. Kapitalist ekonomi politikalarıyla hayata geçirilen yıkım projeleri, dünya genelinde artan sıcak hava dalgalarına, yüzey sıcaklıklarının yükselmesine, deniz suyu sıcaklıklarındaki artışa, hava, su ve toprak kirliliğine neden olarak hem ekosistemler hem de insan yaşamı üzerinde ciddi tehditler oluşturmaktadır. İstanbul’da uygulanan kar amaçlı yatırım programları sonucu ortaya çıkan kirlilik ve yapılaşma baskısı, canlı yaşamını tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Kentleşme politikalarının gözden geçirilmesi, iklim değişikliğine karşı dirençli altyapı çözümlerinin uygulanması, kentin iklim değişikliği etkilerine karşı daha dayanıklı hale gelmesi için yeşil alanların artırılması, geçirimsiz yüzeylerin azaltılması ve enerji verimliliğinin artırılması ertelenemez zorunluluklardır. Kentin iklimini, flora ve faunasını tehdit eden mega projelerden vazgeçilmeli, en önemli varlıklarından biri olan Kuzey Ormanları tahribatına son verilmeli, İstanbul’un su havzalarına, tarım, orman ve mera alanlarına zarar verebilecek, kentin kirlilik yükünü artıracak tüm projeler iptal edilmeli ve yenilerine izin verilmemelidir. İstanbul mevcut yapısıyla dahi kendi kendine yetebilir bir kent olmaktan çıkmış, başta su kaynakları olmak üzere çevre illerin doğal varlıklarını tüketen bir kente dönüşmüştür. Bu durum yaşamın devamlılığı için derhal tersine çevrilmelidir. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=