Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 199. Sayı (Şubat 2025)

33 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 02 / 2025 KONUK YAZAR sorumluluğumuza vurgu yapmaktadır. Sulak alanlar, tatlı su temini, gıda üretimi ve biyolojik çeşitlilikten taşkın kontrolüne, yeraltı suyunun beslenmesine ve iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasına kadar insanlığa sağladıkları sayısız fayda veya “ekosistem hizmetleri” açısından vazgeçilmezdir. Sulak alanlar biyolojik çeşitlilik için de gereklidir: Sulak alanlar dünya kara yüzeyinin yalnızca %6’sını kaplamasına rağmen, tüm bitki ve hayvan türlerinin %40’ı sulak alanlarda yaşar veya ürer. SULAK ALANLARIN FONKSIYONLARI Sulak alanların başlıca fonksiyonları içme suyu sağlama, taşkın kontrolü, yeraltı sularının beslenmesi, sediman ve besin depolama, iklim değişikliğinin kontrolü, doğal arıtma, tarım, hayvancılık, balıkçılık, saz kesimi, turizm, yeraltı sularını besleme, taban suyunu dengeleme, sel sularını depolama, taşkınları kontrol etme ve kıyılarda deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenleme olarak sayılabilir. Sulak alanlar, bulundukları yörede nem oranını yükselterek, başta yağış ve sıcaklık olmak üzere yerel iklim elemanları üzerinde olumlu etki yapar, yöredeki tarımsal üretimin kalite ve miktar olarak arttırılmasına fayda sağlar. Sulak alanlar bu fonksiyonları ile, havza ölçeğinde bütünleşik bir yönetim anlayışı ile korunması ve yönetilmesi gereken çok önemli sucul sistemleri oluştururlar SULAK ALANLARIN SÜRDÜRÜLEBILIR YÖNETIMI Sulak alanların korunması ve yönetimi ile nehir havza yönetimi arasında güçlü bir ilişki vardır. Çünkü sulak alanlar, nehir havzalarının önemli bileşenlerinden biridir ve bu iki sistem birbirine ekolojik, hidrolojik ve yönetsel açıdan bağlıdır. Sulak alanlar, nehir havzalarının su depolama, taşkın kontrolü ve su kalitesini iyileştirme gibi önemli işlevlerini destekler. Nehir havzasında yapılan faaliyetler (barajlar, sulama projeleri, arazi kullanımı değişiklikleri) sulak alanların su rejimini doğrudan etkileyebilir. Nehir havzasında meydana gelen kirlilik, erozyon ve aşırı su kullanımı gibi tehditler sulak alan ekosistemlerini de olumsuz etkiler. Bu nedenle sulak alanların korunması da bu sürece entegre edilmelidir. Nehir havzasında yapılan yanlış yönetim uygulamaları, sulak alanların kurumasına veya işlevlerini kaybetmesine neden olabilir. Sulak alanların korunması, nehir havza yönetim planlarıyla uyumlu olursa, su kaynaklarının verimli kullanımı, ekosistem hizmetlerinin devamlılığı ve biyolojik çeşitliliğin korunması sağlanabilir. TÜRKIYE’NIN SULAK ALANLARI Türkiye’de 122 sulak alan bulunmaktadır. Bunların 14’ü Ramsar alanı, 59’u ulusal öneme haiz sulak alan ve 49’u mahalli öneme haiz sulak alandır. Ülkemizde toplam büyüklüğü 1,6 milyon hektar olan 6 bin 418 adet sulak alan, Ulusal Sulak Alan Yönetim Bilgi Sistemi’ne kayıtlıdır. Türkiye, yüzey alanı bakımından Avrupa’nın en büyük ülkesi olmasına karşın 2024 yılı itibariyle Ramsar listesinde toplam alanı 1.845 km2 olan 14 sulak alanı ile yer almaktadır. Uzman kuruluşlar ülkemizde 1960’lardan bu yana sulak alanların yarısının nicelik ve kalite açısından sağlıklı yapılarını kaybettiğini açıklıyor. Bir başka deyişle üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alanımızın ekolojik işlevini yitirmiş olduğu belirtiliyor. Ülkemizin iklim değişikliği ve kuraklık baskısı altında olması sulak alanlarımızı da tehdit ediyor. Sulak alanlarımız, gerek doğrudan, gerekse de buraları besleyen akarsularla kirlenmektedir. Sulardaki kirletici maddeler, özellikle süspanse maddeler durgun olan sulak alanlarda birikmekte ve hızla artan kirliliğe sebep olmaktadır. Göl ve bataklıklara giren kirletici maddelerden ağır metaller ve pestisidler, buralarda ki canlı hayatını engellemekte ve sonuçta balıkların, kurbağaların ve su kuşlarının toplu ölümlerine yol açmaktadır. Aynı zamanda askıdaki katı maddeler zamanla dibe çökmekte ve gölün veya bataklığın dolmasına yol açmaktadır. Ayrıca suya gelen azotlu ve fosforlu atıklar, ötrafikasyon olayına yol açmakta ve oksijeni iyice azalan sularda canlı yaşam sona ermektedir. Sulak alanları tehdit eden diğer bir tehlikede, aşırı ve düzensiz avlanmadır. Saz biçme, yakma, ayrıca sığ alanlarda sığır ve manda otlatma su kuşlarına büyük zararlar vermektedir. NE YAPILMALI? Yukarıda belirtilen nedenlerle sulak alanların korunması ve yönetimi, etkin bir nehir havza yönetiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Havza ölçeğinde sürdürülebilir su yönetimi sağlanamazsa sulak alanlar zarar görebilir, bu da ekosistemlerin bozulmasına ve su kaynaklarının azalmasına yol açar. Bu nedenle, entegre havza yönetimi yaklaşımıyla sulak alanlar korunmalı ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı sağlanmalıdır. 2017-2019 yılları arasında eylem planı kapsamında gerçekleştirilen tespit ve izleme çalışmalarından elde edilen sonuçlar açıklanarak ilgili kuruluşların alması gereken tedbirler Sivil

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=